Çevre Bilincinin Eğitimdeki Rolü

Dr. Hüseyin UÇAR

11 Temmuz 2021

Çevre sorunları, artık sadece bilim insanlarının değil, her bireyin doğrudan sorumluluk alması gereken küresel bir kriz olarak tanımlanmaktadır.
Bu krize karşı geliştirilecek en etkili ve uzun vadeli çözüm ise çevre bilincinin küçük yaşlardan itibaren bireylerde oluşturulmasıdır.
Dolayısıyla, çevre eğitimi yalnızca bir ders değil; bireylerin dünyayı algılayış biçimlerini şekillendiren temel bir kültürel aktarım aracıdır [1].

Eğitim sistemi, çevre bilincinin yaygınlaşmasında ve yerleşmesinde stratejik bir role sahiptir.
Özellikle çocukluk döneminde verilen çevre eğitimi, kalıcı alışkanlıkların kazanılmasını sağlar [2].
Çevresel davranışların bilişsel temelleri ne kadar erken atılırsa, bireylerin doğaya karşı etik sorumluluk duygusu da o kadar güçlü olmaktadır.

Çevre eğitimi yalnızca bilgi aktarımıyla sınırlı kalmamalı; aynı zamanda empati, sorumluluk ve değer eğitimiyle bütünleşmelidir.
Örneğin, Finlandiya’daki eğitim sisteminde çevre temelli öğrenme yaklaşımı çocuklara doğayla bütünleşik bir yaşam pratiği kazandırmaktadır [3].
Bu model, çevreye duyarlı bireylerin yetişmesinde pedagojik yeniliklerin önemini ortaya koyar.

Türkiye’de Millî Eğitim Bakanlığı, 2019 yılında güncellediği müfredatta çevre bilincine daha fazla yer vererek olumlu bir adım atmıştır [4].
Ancak bu yeterli değildir; çünkü küresel çevre sorunları eğitimin hem içeriğini hem de yöntemini kökten dönüştürmeyi gerektirir.
Örneğin, iklim değişikliği konusu fen bilgisi, coğrafya ve hatta edebiyat dersleriyle entegre edilerek disiplinler arası bir yaklaşım benimsenmelidir.

Çevre bilinci eğitimi sadece formal değil, informal yollarla da desteklenmelidir.
Müze ziyaretleri, doğa gezileri, tematik oyunlar ve proje temelli öğrenme uygulamaları bu süreci destekler niteliktedir.
Ayrıca çevre kulüpleri, sürdürülebilir okul uygulamaları ve “eko-okul” projeleri, eğitimi yaşamla buluşturur [5].

Son 10 yılda artan çevre felaketleri, çevre eğitiminin artık bir lüks değil, zorunluluk haline geldiğini göstermiştir.
Avustralya’da 2020 yılında yaşanan yangınlar sonrası müfredatın iklim krizine göre revize edilmesi bu duruma örnektir [6].
Benzer şekilde Almanya’da öğrencilerin karbon ayak izini hesaplayıp azaltmayı hedefleyen projeler başarıyla uygulanmaktadır [7].

Yükseköğretimde de çevre bilinci artık çok daha fazla önemsenmektedir.
Birçok üniversite, çevre mühendisliği ve sürdürülebilir kalkınma programlarını artırmakta, kampüslerinde sıfır atık, yenilenebilir enerji ve yeşil ulaşım uygulamaları başlatmaktadır [8].
Ayrıca üniversitelerde öğrencilerin katılımıyla yürütülen sosyal sorumluluk projeleri, çevre bilinci açısından etkili rol oynamaktadır.

Çevre bilincine sahip bireyler, sadece doğaya değil topluma da daha duyarlı olmaktadır.
Bu bilinç bireyde geliştiğinde tüketim davranışları değişmekte, etik alışveriş ve atık azaltımı gibi pratiklerle toplumun geneline yansımaktadır [9].
Böylece eğitim aracılığıyla bireysel farkındalıklar kitlesel dönüşümlere evrilir.

Çevre eğitiminin etkili olabilmesi için öğretmenlerin de bu bilinçle donatılması gerekir.
Birçok ülkede öğretmen yetiştirme programlarına çevre etiği ve iklim pedagojisi gibi modüller eklenmektedir [10].
Çünkü öğretmen çevre bilincinin taşıyıcısı ve rol modelidir.

Eğitim sadece mevcut nesli değil, gelecek kuşakları da etkiler.
Bu bağlamda çevre eğitimi, sürdürülebilirliğin temel taşıdır.
Geleceğin karar vericileri, bugün aldıkları çevre eğitimiyle ya doğaya dost bir sistem kuracak ya da ekolojik çöküşü hızlandıracaktır.

Sonuç olarak, çevre bilincinin gelişiminde eğitimin rolü tartışılmazdır.
Eğitim; bireyin çevreyle ilişkisini yeniden tanımlar, doğaya karşı etik bir sorumluluk duygusu geliştirir ve bu duyguyu toplumsal dönüşüme taşır.
Bu nedenle, çevre eğitimi yalnızca çevre konularına değil, insanın doğayla olan ilişkisine dair bir dünya görüşü inşa etmeye odaklanmalıdır.
Böylelikle çevreye duyarlı, aktif yurttaşlar yetişebilir ve gelecek nesiller için yaşanabilir bir dünya umudu canlı tutulabilir.

Kaynakça

  1. UNESCO (2020). Education for Sustainable Development Goals: Learning Objectives.
  2. Kollmuss, A., & Agyeman, J. (2002). “Mind the Gap: Why do people act environmentally and what are the barriers to pro-environmental behavior?”. Environmental Education Research, 8(3), 239–260.
  3. Salonen, A., & Åhlberg, M. (2012). “Sustainability in Finnish Early Childhood Education.” Journal of Sustainable Development, 5(5), 118–129.
  4. MEB (2019). Fen Bilimleri ve Sosyal Bilgiler Dersi Öğretim Programları.
  5. TÜRÇEV (2021). Eko-Okullar Projesi Tanıtım Dosyası.
  6. Australian Government Department of Education (2020). Climate Change and Curriculum Reform Report.
  7. BMU Germany (2020). Education for Sustainable Development in German Schools.
  8. Times Higher Education (2021). Impact Rankings: Sustainability in Higher Education.
  9. Gadenne, D. L., Kennedy, J., & McKeiver, C. (2009). “An empirical study of environmental awareness and practices in SMEs.” Journal of Business Ethics, 84(1), 45–63.
  10. UNESCO-UNEVOC (2020). Greening TVET: Integrating Sustainability in Teacher Training.