Atık su Arıtımı İçin Denizden Gelen Uyarı; Müsilaj

Dr. Hüseyin UÇAR

22 Mayıs 2021

Marmara Denizi’nde görülen müsilaj bize doğanın denizler aracılığıyla verdiği bir derstir.

Marmara Denizi’nin yüzeyinde yaklaşık aylardır gördüğümüz “Müsilaj” sorununu yüzeyden değil derinlemesine değerlendirmek zorundayız. Sorunu anlamak için bütüncül bakış açısına ihtiyacımız var. Çünkü her ne kadar yüzeyde biriken müsilaj sorun olarak görünse de yüzeyde gördüğümüzün yaklaşık 20 katı fazlası denizin içinde ve derinlerinde birikmektedir. Dolayısıyla sorun büyüktür. Midyeler gibi birçok canlı bu salya tabakası ile kaplanmasının yanında müsilaj nedeniyle balık türleri popülasyonlarından deniz dibindeki canlılara kadar, kuşlara kadar deniz ekolojisi tehlike altındadır.

Müsilaj nedir?

Müsilaj, biyolojik ve kimyasal birçok koşulun bir araya gelmesiyle oluşmaktadır. Müsilaj, fitoplankton denilen bitkisel canlıların aşırı çoğalması, deniz sıcaklığının yükselmesi ve buna bağlı olarak bakteriyel aktivitelerin artmasıyla oluşan sümüksü, yapışkan bir yapıdır. Müsilaj oluşumunda kirlilik de önemli bir etkendir.

Müsilaj neden oluşur?

Deniz suyu sıcaklığının artması, Marmara Denizi’nin iç deniz olması nedeniyle su değişim hızının düşük olmasından kaynaklanır. Bunlardan daha önemlisi deniz kirliliği de müsilaj oluşumunun nedenidir. Deniz kirliliğinin nedenlerini;

  • Evsel atık su arıtma tesislerinin yetersizliği,
  • Arıtma tesisi olmaması ve açıklara bırakılan yoğun atık ile oluşan kirlilik,
  • Atık suların arıtılmadan denize verilmesi olarak sıralayabiliriz.

Müsilaj sonuçları

Deniz canlılarının yaşamını tehdit eden müsilaj deniz canlıları sayısını ve biyoçeşitliliği azaltır. Dolayısıyla balıkçılığa ve deniz ürünlerine zararı büyüktür. Deniz ekosisteminden yaşayan kuşların azalmasına neden olur. Balıkçıların ağlarından gemilerin filtrelerine kadar zararı vardır. Bunun dışında Turizme de doğrudan olumsuz etkileri vardır.

Marmara Denizinde müsilaj tehlikesi

Müsilajın bir dönem Ege Denizi’nde de oluştuğu görüldü. Ancak yıllardır özellikle Adriyatik Denizinde, Akdeniz’de müsilaj zaten sürekli oluşmaktadır. Akademik çalışmaları incelediğimizde Marmara Denizi’nde yüksek oranda müsilaj tespiti 1992 yılında olduğu görüldü. 2007,2008 yıllarında İstanbul’da Kartal ve Pendik sahillerinde görüldü. Bu sene Marmara Denizi’nde birçok şehrin kıyısında görülen müsilaj daha büyük tehdit oluşturmaktadır.

Marmara Denizi’ni çevreleyen Marmara bölgesi nüfus, endüstri, turizm alanlarında ülkemizin en yoğun bölgesidir. Bu iç denizimizin etrafında 7 şehirde  özellikle de kıyı alanlarında yaşayan insan sayısı 25 milyon civarındadır.

Marmara Bölgesi’nin atıkları doğrudan ya da dolaylı olarak Marmara Denizi’ne gidiyor.

Arıtma tesisi olmayan belediyelerde kanalizasyon atıkları bir yerde toplanıp sıvılaştırılarak derin deniz deşarjı olarak denizin 2 km kadar açıktan denize deşarj ediliyor.

Denizde görülmeyen bir yere atık deşarjı yapmak atık sorununu bir süreliğine karadan uzaklaştırır. Ancak denizde bu atık yükü dipten yukarı doğru birikir ve bu sorun önlenip çözülmezse birikimi artan atık yükü taşınamayacak hale gelir dipten yüzeye yüzeyden de dağılabildiği kadar deniz alanını kaplar. Burada yüzeyde gördüğümüz müsilajın 20 kat fazlasının dipte olduğunu üzülerek de olsa belirtmek gerekiyor.

Müsilaj sorunu nasıl çözülür?

Yapmamız gereken doğaya karşı iyi niyetli, sorumlu, akılcı çalışmalar yapmaktır. Aksi durumda bu kadar atık yükünü taşıyamayan denize yaptıklarımız bize adeta bumerang gibi döner. Gittiğini sanırız, gözden kaybolur ama maalesef bize zarar verecek şekilde döner.

Marmara Denizi iç deniz olması ve diğer denizlere göre durağan yapıda olması nedeniyle kendini temizleme hızı yok denilecek kadar düşüktür.

Derin deniz deşarjı uygulamasından bir an önce vaz geçilmelidir. Yüzeyden derinlere müsilajın bertarafı sağlanmalıdır. Müsilaj oluşum nedenlerinin en aza indirilmesi öncelikli olmalıdır.

Marmara Denizi’nin kıyılarında gerek nüfusun yüksek olması, gerek sanayi ve gerekse tarımsal faaliyetlerin fazla olması nedeniyle Marmara Denizi için Bütüncül Deniz ve Kıyı Alanları Yönetimi politikası belirlenmeli ve uygulanmalıdır.

Marmara Denizindeki müsilaj sorunu bütüncül yaklaşımla önlenebilir. Zira sorun kaynağı sadece evsel atıkların denize deşarjı değildir, bunun yanında endüstriyel ve tarım kaynaklı atıklar da Marmara Denizi’ne atılmaktadır. Bundan dolayı kirlilik oluşturacak her türlü atık arıtılmalıdır.  Bunun yanında tarımda kullanılan kimyasalların yerine doğal, zararsız ilaç ve gübre kullanımına geçilmelidir.

Yüksek atık potansiyeli olan bir bölgede belde ve belediyelerin atık arıtma tesislerinin olması ve bu tesislerin maksimum verimle kullanılması gerekmektedir.

Atık su arıtma tesislerinde maksimum verim için mikrobiyolojik arıtma bakterilerinin, yağ giderici bakterilerin kullanılması arıtma verimini en üst düzeye çıkarır.