Çevre Bilincinin Önemi

Dr. Hüseyin UÇAR

13 Haziran 2021

Günümüzde ekolojik sorunlar yalnızca doğaya değil; ekonomi, sağlık, güvenlik ve sosyal refah sistemlerine de doğrudan etki etmektedir [3].
Bu bağlamda çevre bilinci, bir yaşam biçimi ve temel bir vatandaşlık sorumluluğu hâline gelmiştir.
Örneğin, plastik kullanımının azaltılmasından geri dönüşüm alışkanlıklarına kadar pek çok davranış biçimi, çevresel farkındalık düzeyiyle doğrudan ilişkilidir [4].

Dünyanın birçok ülkesinde yapılan araştırmalar, çevreye duyarlı bireylerin yaşam tarzlarının daha sürdürülebilir, toplumsal ilişkilerinin ise daha işbirlikçi olduğunu göstermektedir [5].
Bu, çevre bilincinin yalnızca doğa için değil, sosyal uyum ve dayanışma için de önemli olduğunu ortaya koymaktadır.
Çevreye zarar veren alışkanlıkların çoğu bilinçsizlikten kaynaklanırken, çevre dostu alışkanlıklar ise ancak bilgi ve farkındalıkla şekillenir [6].

Sanayi devrimi sonrası artan üretim-tüketim zinciri, çevre üzerindeki baskıyı tarihte görülmemiş düzeylere taşımıştır.
Bu baskı, 20. yüzyılın ortalarından itibaren insanlığı “sınırsız kaynak” yanılgısından uyandırmaya başlamıştır [7].
Özellikle 1972 Stockholm Konferansı ve 1987 Brundtland Raporu, çevre bilincinin küresel çapta yaygınlaşmasında dönüm noktaları olmuştur [8].

Bireylerin çevresel farkındalığı arttıkça, yerel yönetimler ve devletler üzerinde baskı oluşturarak çevre dostu politikaların benimsenmesini sağlarlar [9].
Bu durum çevre bilincinin yalnızca bireysel bir sorumluluk değil, aynı zamanda kolektif bir dönüşüm gücü olduğunun da göstergesidir.
Örneğin, Avrupa Yeşil Mutabakatı ve Türkiye’nin Sıfır Atık Hareketi gibi uygulamalar, toplumsal taleple şekillenmiştir [10].

Öte yandan çevre bilinci, ekonomik sistemler üzerinde de yapısal değişiklikler oluşturmaktadır.
Yeşil ekonomiler, sürdürülebilir tarım, döngüsel üretim gibi kavramlar artık yalnızca çevre uzmanlarının değil, iş dünyasının da gündemindedir [11].
Şirketlerin çevresel, sosyal ve yönetişim (ESG) kriterlerine göre değerlendirilmeye başlanması da bunun bir sonucudur [12].

Çevre bilinci aynı zamanda yeni nesil eğitim anlayışlarının da merkezindedir.
Ekolojik okuryazarlık, okullarda çevresel değerlerin öğretilmesi ve doğa temelli öğrenme programları, bilinçli nesiller yetiştirmenin temel taşlarıdır [13].
Çevre bilinci gelişmiş bireyler; etik tüketim, karbon ayak izi azaltımı, su tasarrufu gibi konularda daha duyarlıdır [14].

Sonuç olarak çevre bilinci, bireylerin günlük kararlarından ulusal politikalara kadar geniş bir alanı etkileyen, çağın temel kavramlarından biridir.
Küresel ölçekte sürdürülebilirliğe ulaşmak için bu bilincin hem bireysel hem kurumsal düzeyde yaygınlaştırılması gereklidir.
Bugünün kararları, yarının çevresini belirleyecektir.
Dolayısıyla çevre bilinci yalnızca bugünü değil, geleceği inşa eden bir sorumluluktur.

Kaynakça

  1. IPCC (2023). Sixth Assessment Report: Climate Change 2023.
  2. UN Environment Programme (2021). Making Peace with Nature.
  3. World Bank (2022). The Cost of Pollution.
  4. WWF (2023). Living Planet Report.
  5. OECD (2021). Environmental Attitudes and Behaviours of Individuals.
  6. Gifford, R. (2014). “Environmental Psychology Matters”, Annual Review of Psychology, 65, 541–579.
  7. McNeill, J. R. (2000). Something New Under the Sun: An Environmental History of the Twentieth-Century World.
  8. Brundtland, G. H. (1987). Our Common Future.
  9. Meadows, D. H. et al. (1972). The Limits to Growth.
  10. T.C. Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı (2023). Sıfır Atık Projesi Resmi Raporu.
  11. UNEP (2020). Green Economy and Trade.
  12. Bloomberg (2023). ESG Investment Trends Report.
  13. Sterling, S. (2010). Sustainability Education: Perspectives and Practice Across Higher Education.
  14. Kollmuss, A. & Agyeman, J. (2002). “Mind the Gap: Why Do People Act Environmentally and What Are the Barriers?”, Environmental Education Research, 8(3), 239–260.